23,6573$% 1.16
25,5284€% 1.43
1.494,58%1,38
2.424,00%1,44
615720฿%2.18215
2019 yılında gerçekleştirdiğim Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan ve Altaylar gezimde Kazakistan bölümünde Almaata’ya yaklaşık 200 km uzaklıkta bulunan, UNESCO Dünya Mirası Listesine girmiş Türklerin, en az 5000 yıllık taşlara yazılmış kütüphanesi olan Tamgalısay kaya resimleri alanına da uğradık. Yine 2018 yılında Kırgızistan’da Tanrı Dağları’nda 3500 metrede bulunan ve tırmanması oldukça zor olan, yine Dünya Miras Listesindeki Türklerin diğer bir taş kütüphanesi olan Saymalıtaş’a çıkmıştım.
Kırgızistan (Saymalıtaş, Çolpan Ata), Kazakistan (Tamgalı Taş, Tamgalı) dahil olmak üzere Turan Kavimi’nin uğradığı, yurt tutuğu dünyanın dört bir yanında gördüğümüz kaya resimlerini burdada görüyoruz. Bunlar dağ keçisi, at, geyik, kurt, köpek, sığır, deve, vb. hayvan çizimlerini oluşturuyor. Bunların arasında en çok dağ keçisi bulunuyor. Dağ keçisi bazı bilim adamlarınca kağanın, hakanın simgesi, bazı bilim adamlarına göre de Türklerin tengriye sunduğu kansız kurbanlar.
Tamgalısay’da en dikkat çekici kaya resmi Çift Boynuzlu Uçan At. MÖ 9 R11; MS 4. yüzyıllarda Kazakistan İli Nehri ile Kırgızistan Chu Vadisi arasında yaşamış, Çinliler tarafından güneye (Tibet, Kuzey Hindistan) ve güney batıya (İran ve civarı) göç etmeye zorlanmış Saka/İskit Türkleri dahil olmak üzere Türk boyları için kutsal bir değere sahip. Coğrafyacı Strabon da dahil olmak üzere uzmanların bu konudaki görüşüne göre ilahi gücü, yaradanı göklerde arayan ve Kök Tengri (Gök Tanrı) inancına sahip Türkler, yeryüzünde en hızlı olarak gördükleri, yaşamlarının vazgeçilmez değerli yoldaşı olan ata çift boynuz takıp kanatlı olarak tasvir ederek gökteki en güçlü varlık güneşe uçarak erişmeyi düşlüyor ve yer ile gök arasında at ile tinsel bir bağ kuruyorlardı.
Almaata’nın yaklaşık 60 km kuzey doğusunda, İli nehrinin güneyinde bulunan, meşhur “Altın Adam” (**) kurganının da (MÖ 4-3. yy) bulunduğu Saka/İskit Türklerinin kurganlarındaki (tümülüs tepe/piramit mezar) buluntular ölen kişinin boynuz takılıp süslenmiş atı/atları ile gömüldüğünü gösteriyor.
MÖ 4-3. yüzyıla tarihlenen, İskit/Saka Türklerinin ana yurdu kabul edilen Kazakistan İli nehri güneyindeki Issık/Esik köyü çevresinde bulunan yüzlerce kurgandan birinde 1969 yılında bulunan, kemiklerinden 18 yaşında olduğu tespit edilen fakat cinsiyeti belirlenemeyen, bir İskit Prens/Prensesine ait olan buluntularda muhteşem işçilik içeren 4000 parça altın süsleme ve mücevher, ayna, tarak, saç tokası, seramik kaplar, çift boynuzlu uçan atlar, aksesuarları vb birçok eşsiz eşya bulunmuştur. Altın süs ve mücevherlerin çokluğu kurganın bir Prensese ait olduğu tezini güçlendirmektedir. Lakin, İslamiyet öncesi kadına büyük önem ve değer veren Türklerin günümüz dini inancının baskısı ile buluntulara Altın Adam denilmesi bir o kadar ilginç ve üzücüdür.
Kün Baslı Adam dedikleri güneş kafalı bu adam Şambala da denilen, İslamiyet öncesi Şamanizm inancına sahip biz Türklerin Şaman ya da Kam dediğimiz din adamı; Baş Kam. Güneş kafalı olarak tasvir edilmesi, ilahi güç, yaradan olarak Gök Tanrıyı gören, tanrıyı gökte arayan Şamanların gökteki en güçlü varlık olan güneşe ermek anlamını taşıyabilir…
Dini bir töreni resmeden bu pano şeklindeki petroglif, aşağıda küçük bir derenin de aktığı düzlükte bulunan, Gök Tengriye adanan hayvanların kurban edildiği, etrafı bir kurgan gibi taşlarla çevrili kutsal ayin/tapınma alanına oldukça yukarıdan bakan, töreni yöneten Baş Kam’ın (Şambala) ve yardımcısının bulunduğu bir tepede bulunuyor.
Pano şeklinde betimlenmiş bu eşsiz kaya resminin üst kısmında iki şaman, ortada kurban edilen hayvanlar, altta ise daire şeklindeki kurban alanının etrafında dua okuyarak (şarkı/ilahi söyleyerek) dans eden insanlar resmedilmiş.
Panonun etrafındaki, panonun devamı sayılan kayalarda toplam 7 adet güneş kafalı şambala/kam ve muhtelif hayvan çizimleri var. Çok güzeller…
Bu arada, Tamgalı Taş’da Türklerin yaptıkları dağ keçisi, at, geyik, kurt, köpek, sığır, vb. çizimlerinin yanısıra daha çok Budizm ve Burhan inancına sahip olanların kayalara kazıdıkları Buda resimleri ve yazıları mevcut. İli nehrinin kenarındaki tepelerin yamaçlarında bulunuyorlar.
Tamgalı’nın tamamında ise Türklerin yaptığı 5.000 yıl öncesine giden avlanan, savaşan, tarım yapan, kervanla giden, kam/ayin yapan Türk’lerden muhtelif hayvan resimlerine çizimler mevcut. Tamgalı’daki “boynuzlu uçan at” tasvirleri dudak uçuklatıcı… İçinde küçük bir derenin bulunduğu vadi ve etrafındaki tepelerde bulunan kayalar üzerindeki bu alan dini bir tapınma alanı olarak kabul görmüş. Çevreleyen tepelerin üzerlerinde bölgeyi işaretleyen yüksek taş yığınları, Obolar var. Ayrıca, bronz çağı mezarlığı ve etrafında kurganlar da mevcut. İlginç olan bir diğer ayrıntı da vadideki küçük derenin etrafında bulunan ve kutsal kabul edilen Şengel adını verdikleri çalımsı bodur ağaçlar. Bu ağaçlara eski zamanlardan yakın döneme dek çaput bağlanırmış. Anadolu’daki çaput bağlama inancı ile benzerliği dikkat çekici… Tamgalı’da hemen hepsi silinmiş, okunamayan, çok az sayıda Göktürk alfabesi ile yazılmış künik inskripsiyonlar da bulunuyor…
Bu yazının oluşumunda Sadık Baydere dostumun katkılarından dolayı kendisine teşekkür ederim.
PAMUKKALE BELEDİYESİ OPERATÖRLERİNE VERİMLİLİK EĞİTİMİ
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.